Birçok kişinin sesi olmuşsunuz. Gerçekleri insanların yüzüne vurunca hemen sizi yadırgarlar ama aslında normal olan o'dur. Aslında ülkemizin gelişememesi de bu yüzden bence herkes kendi sözünü geçiriyor ve ataerkil bir toplum bunun dışına çıksak her şey daha çekilebilir olur.
Pek çok kimse cesaret edemediği için, cesaret edenleri görünce anında tepki gösteriyor… sistemin dışına “sen de “ çıkma deniyor :) ve fikirlerini sormadığımız halde tam listeyle olabilecekleri sıralıyorlar.
öncelikle o kadar güzel ifade etmissiniz ki toplum -cogu zaman aile- yüzünden verdigimiz ic savasımızı. bende her bardagın dolu tarafından bakmak gibi bir huy vardır, belki de siz bu ic savası vermeseniz bircok insanın yüregine bu platformda bu güzel yazınızla dokunamayacaktınız.. Osmanlı'dan bu yana toplumu, toplumun zihin sınırlarını degistirmeye calısan Gazi Mustafa Kemal umarım yattıgı yerde rahattır.. konuya kadınlar üzerinden vurgu yapmanız da bu yazıda nokta atıs olmus.. "Çünkü; onlara göre özgürlük, ya parada saklıdır... Ya da bir kromozom farkında." bu yazıyı yazıp kalbimize dokundugunuz icin tesekkürler, sevgiyle kalın.. 🫂🌸🤍✨
“belki de bu iç savaşı vermeseydiniz, bu yazıyı da yazamazdınız.”
ne zaman böyle cümlelerle karşılaşsam, yaşadığımız her kırılmanın aslında bir başkasının yarasına su olabileceğini yeniden hatırlıyorum.
özgürlüğün ya parada ya da kromozomda aranması…
o cümleyi yazarken ellerim titremişti. çünkü hem tarihsel hem bireysel olarak içimize işlenmiş bu düşünceyi artık yerinden oynatmanın vakti geldi diye düşünüyorum.
Gazi Mustafa Kemal’i anmanız da içimi ısıttı. gerçekten de, onun bize açtığı o zihinsel ve toplumsal boşluklar olmasaydı, belki bu yazılar bile “ayıp” olurdu.
desteğiniz, duyarlılığınız ve yüreğiniz için sonsuz teşekkür ederim.
Öncelikle sorunuz için teşekkür ederim. Dilim döndüğünce bunu anlatmak isterim.
Kendin olmak, bir rolü iyi oynamak değildir bana göre. Hatta çoğu zaman o rolü bozmak, sahneden inmek. Ait olmadığın bir kahkahaya eşlik etmemek. Başkalarının haklı bulması için değil, senin içinin biraz olsun rahat etmesi için bir şeyi reddedebilmek. Bu da kolay değil. Çünkü özellikle aynı evde ölmüşsek birileriyle —yani onların kalıpları, korkuları, umutları hâlâ içimizde bir yerlerde yaşıyorsa— kendin olmak, bazen ihanete uğramış gibi hissettirir.
Ama belki de gerçek sadakat, önce kendine dönmektir. O en derin, en yorgun, en suskun yerden “ben” diye fısıldayabilmektir. Herkesin seni başkası sandığı bir dünyada, içten içe “hala buradayım” diyebilmektir.
Ve evet, bu da bir tür yaşamaktır. Bazen görünmeden. Bazen sevilmeden. Ama sahiden, kendin olarak.
Birçok kişinin sesi olmuşsunuz. Gerçekleri insanların yüzüne vurunca hemen sizi yadırgarlar ama aslında normal olan o'dur. Aslında ülkemizin gelişememesi de bu yüzden bence herkes kendi sözünü geçiriyor ve ataerkil bir toplum bunun dışına çıksak her şey daha çekilebilir olur.
öncelikle çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için🩷 hiçbir şeyi çekmek zorunda değiliz, bırakıverelim öyle kalsın🫶
Pek çok kimse cesaret edemediği için, cesaret edenleri görünce anında tepki gösteriyor… sistemin dışına “sen de “ çıkma deniyor :) ve fikirlerini sormadığımız halde tam listeyle olabilecekleri sıralıyorlar.
Çok güzel yazmışsınız, emeğinize sağlık ✨
çok teşekkür ederim aylin hanımcığım, var olun🥹🩷
Farklı zamanlarda olsa da aynı yoldan yürümüş olmak beni mutlu etti. Sevgiler.
çok sevindim, yalnız değiliz. sevgiler benden🩷
öncelikle o kadar güzel ifade etmissiniz ki toplum -cogu zaman aile- yüzünden verdigimiz ic savasımızı. bende her bardagın dolu tarafından bakmak gibi bir huy vardır, belki de siz bu ic savası vermeseniz bircok insanın yüregine bu platformda bu güzel yazınızla dokunamayacaktınız.. Osmanlı'dan bu yana toplumu, toplumun zihin sınırlarını degistirmeye calısan Gazi Mustafa Kemal umarım yattıgı yerde rahattır.. konuya kadınlar üzerinden vurgu yapmanız da bu yazıda nokta atıs olmus.. "Çünkü; onlara göre özgürlük, ya parada saklıdır... Ya da bir kromozom farkında." bu yazıyı yazıp kalbimize dokundugunuz icin tesekkürler, sevgiyle kalın.. 🫂🌸🤍✨
ne güzel demişsiniz…
“belki de bu iç savaşı vermeseydiniz, bu yazıyı da yazamazdınız.”
ne zaman böyle cümlelerle karşılaşsam, yaşadığımız her kırılmanın aslında bir başkasının yarasına su olabileceğini yeniden hatırlıyorum.
özgürlüğün ya parada ya da kromozomda aranması…
o cümleyi yazarken ellerim titremişti. çünkü hem tarihsel hem bireysel olarak içimize işlenmiş bu düşünceyi artık yerinden oynatmanın vakti geldi diye düşünüyorum.
Gazi Mustafa Kemal’i anmanız da içimi ısıttı. gerçekten de, onun bize açtığı o zihinsel ve toplumsal boşluklar olmasaydı, belki bu yazılar bile “ayıp” olurdu.
desteğiniz, duyarlılığınız ve yüreğiniz için sonsuz teşekkür ederim.
birlikte çoğalmak ne güzel. 🌿🫂🌸
kendin olmak nedir
Öncelikle sorunuz için teşekkür ederim. Dilim döndüğünce bunu anlatmak isterim.
Kendin olmak, bir rolü iyi oynamak değildir bana göre. Hatta çoğu zaman o rolü bozmak, sahneden inmek. Ait olmadığın bir kahkahaya eşlik etmemek. Başkalarının haklı bulması için değil, senin içinin biraz olsun rahat etmesi için bir şeyi reddedebilmek. Bu da kolay değil. Çünkü özellikle aynı evde ölmüşsek birileriyle —yani onların kalıpları, korkuları, umutları hâlâ içimizde bir yerlerde yaşıyorsa— kendin olmak, bazen ihanete uğramış gibi hissettirir.
Ama belki de gerçek sadakat, önce kendine dönmektir. O en derin, en yorgun, en suskun yerden “ben” diye fısıldayabilmektir. Herkesin seni başkası sandığı bir dünyada, içten içe “hala buradayım” diyebilmektir.
Ve evet, bu da bir tür yaşamaktır. Bazen görünmeden. Bazen sevilmeden. Ama sahiden, kendin olarak.
❤️
emeğinize sağlık, çok hoşuma gitti☺️🤍
çok teşekkür ederim gerçekten🫶🥹🩷
rica ederimm
Ne güzel yazdınız böyle!
beğenmenize öyle çok sevindim ki🥹🌻
🥰
o kadar güzeldi kiii🥲 gözlerim doldu okurken